24 Aralık 2009 Perşembe
ORHAN VELİ
Her şey birdenbire oldu.
Birdenbire vurdu gün ışığı yere;
Gökyüzü birdenbire oldu;
Mavi birdenbire.
Her şey birdenbire oldu;
Birdenbire tütmeye başladı duman topraktan;
Filiz birdenbire oldu, tomurcuk birdenbire.
Yemiş birdenbire oldu.
Birdenbire,
Birdenbire;
Her şey birdenbire oldu.
Kız birdenbire, oğlan birdenbire;
Yollar, kırlar, kediler, insanlar...
Aşk birdenbire oldu,
Sevinç birdenbire.
ORHAN VELİ KANIK
ORHAN VELİ
GİDERAYAK
Handan,hamamdan geçtik
Gün ışığındaki hissemize razıydık
Saadetinden geçtik
Ümidine razıydık
Hiçbirini bulamadık
Kendimize hüzünler icadettik
Avunamadık
Yoksa biz...
Biz bu dünyadan değil miydik?
ORHAN VELİ KANIK
Handan,hamamdan geçtik
Gün ışığındaki hissemize razıydık
Saadetinden geçtik
Ümidine razıydık
Hiçbirini bulamadık
Kendimize hüzünler icadettik
Avunamadık
Yoksa biz...
Biz bu dünyadan değil miydik?
ORHAN VELİ KANIK
PABLO NERUDA
Yolculuk ücretini verdikse bu dünyada, neden
Neden bırakmıyorlar bizi oturalım, yemek yiyelim..?
Bulutlara bakmak istiyoruz,
Güneşte yanmak, tuz koklamak.
Kimseyi tedirgin etmek gelmiyor içimizden.
Neden edelim zaten: biz birer yolcusuyuz sadece.
Gidiyoruz, zamanı da götürüyoruz bizimle.
Deniz geçiyor yanımızdan, üstünde bir gül var,
Gölgede gidiyor dünya, aydınlıkta.
Siz de gelin bizim gibi, biz yolcular.
Sizi tedirgin eden ne..?
Neden öfkeyle vuruyorsunuz..?
Tabancalar kuşanmış, kimi arıyorsunuz öyle..?
Bilmiyorduk sizin olduğunu her şeyin,
Bardakların, iskemlelerin,
Yatakların, aynaların sizin,
Sizin olduğunu denizin, şarabın, gökyüzünün
Bakıyoruz bütün masalar tutulmuş şimdi.
Olamaz diye düşünüyoruz,
Nasıl, ama nasıl inandıracaksınız bizi..?
Her yer karanlıktı gemiye bindiğimizde.
Biz de çıplaktık, aynı yerden geliyorduk,
Kadınlardan, erkeklerden geliyorduk, sizin gibi.
Aç doğmuştuk, çabuk çıktı dişlerimiz.
Ellerimiz oldu zamanla, gözlerimiz oldu,
Çalışalım diye, ağlayalım diye gördüklerimiz için.
Hiçbir hakkımız yok şimdi elimizde,
Öyle diyorsunuz, gemide yer yok.
Bizimle konuşmuyorsunuz,
Oynamıyorsunuz bizimle.
Neden bu üstünlüğünüz, neden..?
Kim kaşık verdi daha doğmadan size.?
Sevmem yolculukta, gizli köşelerde
Aşk ışığından yoksun boş gözler bulmayı,
Aç ağızlar bulmayı sevmem.
Yaklaşan güz için elbisemiz yok;
Kış gelecek; kış için hiç, hiç yok.
Nasıl yürürüz kunduramız olmazsa
Dünyanın keskin çakıllarında.?
Nerde yemek yeriz masamız olmazsa.?
İskemlemiz olmazsa nereye otururuz.?
Tatsız bir şakaysa bu, beyler,
Karar verin, kesin bu şakayı,
Sırası geldi ciddi olmanın artık.
Deniz kudurmuş. Kan yağıyor.
PABLO NERUDA
Neden bırakmıyorlar bizi oturalım, yemek yiyelim..?
Bulutlara bakmak istiyoruz,
Güneşte yanmak, tuz koklamak.
Kimseyi tedirgin etmek gelmiyor içimizden.
Neden edelim zaten: biz birer yolcusuyuz sadece.
Gidiyoruz, zamanı da götürüyoruz bizimle.
Deniz geçiyor yanımızdan, üstünde bir gül var,
Gölgede gidiyor dünya, aydınlıkta.
Siz de gelin bizim gibi, biz yolcular.
Sizi tedirgin eden ne..?
Neden öfkeyle vuruyorsunuz..?
Tabancalar kuşanmış, kimi arıyorsunuz öyle..?
Bilmiyorduk sizin olduğunu her şeyin,
Bardakların, iskemlelerin,
Yatakların, aynaların sizin,
Sizin olduğunu denizin, şarabın, gökyüzünün
Bakıyoruz bütün masalar tutulmuş şimdi.
Olamaz diye düşünüyoruz,
Nasıl, ama nasıl inandıracaksınız bizi..?
Her yer karanlıktı gemiye bindiğimizde.
Biz de çıplaktık, aynı yerden geliyorduk,
Kadınlardan, erkeklerden geliyorduk, sizin gibi.
Aç doğmuştuk, çabuk çıktı dişlerimiz.
Ellerimiz oldu zamanla, gözlerimiz oldu,
Çalışalım diye, ağlayalım diye gördüklerimiz için.
Hiçbir hakkımız yok şimdi elimizde,
Öyle diyorsunuz, gemide yer yok.
Bizimle konuşmuyorsunuz,
Oynamıyorsunuz bizimle.
Neden bu üstünlüğünüz, neden..?
Kim kaşık verdi daha doğmadan size.?
Sevmem yolculukta, gizli köşelerde
Aşk ışığından yoksun boş gözler bulmayı,
Aç ağızlar bulmayı sevmem.
Yaklaşan güz için elbisemiz yok;
Kış gelecek; kış için hiç, hiç yok.
Nasıl yürürüz kunduramız olmazsa
Dünyanın keskin çakıllarında.?
Nerde yemek yeriz masamız olmazsa.?
İskemlemiz olmazsa nereye otururuz.?
Tatsız bir şakaysa bu, beyler,
Karar verin, kesin bu şakayı,
Sırası geldi ciddi olmanın artık.
Deniz kudurmuş. Kan yağıyor.
PABLO NERUDA
PABLO NERUDA
Bu sözcükleri kanımla yarattım,
evet, acılarımla yarattım bu sözcükleri!
Anlıyorum sizi dostlar, her şeyi anlıyorum.
Benim olmayan sözcükler girdi araya,
anlıyorum sizi dostlar!
Havalanmak istiyormuşum gibi
kuşların kanatları, bütün kanatlar
imdadıma yetişti,
işte benim olmayan bu sözcükler
ruhumun bu karanlık esrikliğini kurtarmaya geldi.
Şafak,
sıkıntı düğümlerini boğazımda hiç
bu kadar sıkmadı sanki.
Yine de
kanımla yarattım, evet, acılarımla
bu sözcükleri. Yarattım onları!
Neşe için sözcükler yarattım
alev alev bir taçken yüreğim;
çivileyen acının sözcüklerini,
sizi kemiren içgüdüleri,
tehdit eden atılımları,
sonsuz istekleri,
açı kaygıları,
ak şemsiye çiçekleriyle dolu kırmızı bir toprak gibi
çiçeklenen ömrümü örten aşk sözcüklerini.
İçimden taşıyorlardı. Hep taşmışlardır.
Çocuk, acım çığlıktır
ve sevincimdir sessizliğim.
Daha sonra unuttular gözler
herkesin yüreğinin rüzgarıyla
süpürülen gözyaşlarını.
Şimdi söyleyin bana dostlar
nereye saklandığını
hıçkırıkların bu buruk öfkesinin.
Dostlar, nereye saklandığını sessizliğin,
hiçbir kulak, hiçbir bakış
kendisini suçüstü yakalamasın diye.
Sözcükler geldi ve bir şafak gibi
bastırılamaz yüreğim parçalandı onlar arasında,
asılarak uçuşlarına,
sürüklenip, çekilip kahramanca kaçışlarında,
terkedilmiş ve çılgın ve onlar altında unutulmuş yüreğim
ölü bir kuş gibi, kanatlarının gölgesinde.
PABLO NERUDA
PABLO NERUDA
BİZLER SUSUYORDUK
Bilmek acı çekmektir. Ve bildik;
Karanlıktan çıkıp gelen her haber
Gereken acıyı verdi bize:
Gerçeklere dönüştü bu dedikodu,
Karanlık kapıyı tuttu aydınlık,
Değişime uğradı acılar.
Gerçek bu ölümde yaşam oldu.
Ağırdı sessizliğin çuvalı.
PABLO NERUDA
Bilmek acı çekmektir. Ve bildik;
Karanlıktan çıkıp gelen her haber
Gereken acıyı verdi bize:
Gerçeklere dönüştü bu dedikodu,
Karanlık kapıyı tuttu aydınlık,
Değişime uğradı acılar.
Gerçek bu ölümde yaşam oldu.
Ağırdı sessizliğin çuvalı.
PABLO NERUDA
ORHAN VELİ
Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Göz yaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum
ORHAN VELİ KANIK
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Göz yaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum
ORHAN VELİ KANIK
23 Aralık 2009 Çarşamba
can yücel
Sen Hiç Benim Olmadın Ki...
Belkide yalnızlığımda buldum seni....
İçimde hayata dair onca öfkenin,onca kızgınlığın,
asiliğin buram buram hayata inat yaşamanın ortasında buldum seni..
Bahar yeli gibi geldin,en güzel mevsimleri kıskandıran ve en güzel maviye inat....
offff sevdim seni.......
ama sen benim olmadın ki
tıpkı diğer herşey gibi......
Her vuslata,her acıya,
hoyratlığa katlanan yılların yüreği
,benim olmayışına katlanamayacak gibi..
.Şimdi bir darağacında asılı duran suretim var....
ve ayak ucumla devirsem tabureyi, senli düşlere uyusam...
Kovalarken seni,kaçışların saplar yüreğime kordan hançeri.
.sensizlik düşüncesi içimi
kemirirken,yanarken alev alev en kuytu sessizliğim..
ah sevgili
sen benim olmadınki
olamadın ki
Şimdi karanlık odanın ortasında kaderime ağlarken
,yalnızlığımı ve sevdamı haykırırken
buz dan örülü duvara,ve geçmişe çizik atarken ve
yarını yok sayarken ve sende dirilirken ben
ve son sözlerim düşerken dilimden
Belkide yalnızlığımda buldum seni....
İçimde hayata dair onca öfkenin,onca kızgınlığın,
asiliğin buram buram hayata inat yaşamanın ortasında buldum seni..
Bahar yeli gibi geldin,en güzel mevsimleri kıskandıran ve en güzel maviye inat....
offff sevdim seni.......
ama sen benim olmadın ki
tıpkı diğer herşey gibi......
Her vuslata,her acıya,
hoyratlığa katlanan yılların yüreği
,benim olmayışına katlanamayacak gibi..
.Şimdi bir darağacında asılı duran suretim var....
ve ayak ucumla devirsem tabureyi, senli düşlere uyusam...
Kovalarken seni,kaçışların saplar yüreğime kordan hançeri.
.sensizlik düşüncesi içimi
kemirirken,yanarken alev alev en kuytu sessizliğim..
ah sevgili
sen benim olmadınki
olamadın ki
Şimdi karanlık odanın ortasında kaderime ağlarken
,yalnızlığımı ve sevdamı haykırırken
buz dan örülü duvara,ve geçmişe çizik atarken ve
yarını yok sayarken ve sende dirilirken ben
ve son sözlerim düşerken dilimden
Kazanan Yanlızdır
Şimdi beni avucunun içine aldın ya,kim olursan ol.
Hersey bosa gidecek bir şey eksik kalırsa.
Açıkca uyarıyorum seni daha fazla üstüme gelmeden,
o sandığın kişi degilim ben,bambaşka biriyim.
Kim benim yolumdan yürümeye kalkar ki?
Kim talip olur benim dostluk ve sevgime?
Yol kuşkulu sonuç belirsiz yok edici belkide
Terk etmen gerekecek başka ne varsa,yanlız ben
umacağım senin biricik ölçütün olmayı.
Çıraklık dönemin bile uzun ve zorlu geçecek o zaman.
Vazgeçmen gerekecek tüm yaşam biçiminden
ve çevrendeki yaşamların uyumundan.
O yüzden bırak beni başın daha fazla belaya girmeden,
çek elini omuzumdan,
beni yere bırak ve kendi yoluna git.
Hersey bosa gidecek bir şey eksik kalırsa.
Açıkca uyarıyorum seni daha fazla üstüme gelmeden,
o sandığın kişi degilim ben,bambaşka biriyim.
Kim benim yolumdan yürümeye kalkar ki?
Kim talip olur benim dostluk ve sevgime?
Yol kuşkulu sonuç belirsiz yok edici belkide
Terk etmen gerekecek başka ne varsa,yanlız ben
umacağım senin biricik ölçütün olmayı.
Çıraklık dönemin bile uzun ve zorlu geçecek o zaman.
Vazgeçmen gerekecek tüm yaşam biçiminden
ve çevrendeki yaşamların uyumundan.
O yüzden bırak beni başın daha fazla belaya girmeden,
çek elini omuzumdan,
beni yere bırak ve kendi yoluna git.
17 Aralık 2009 Perşembe
CEMAL SÜREYYA
Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git.
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
Yoktu dünlerde evvelsi günlerdeki yoksulluğumuz
Sanki hiç olmamıştı
Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı İstanbullar
Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyaların
Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
Ki Karakoy köprüsüne yağmur yağarken
Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik
Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
Sonrası iyilik güzellik.
Cemal Süreyya
3 Aralık 2009 Perşembe
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)