21 Mart 2010 Pazar

CAN YÜCEL

TAM ZAMANINDA YAŞAMAK

Yemek de boş içmek de,
Hatta yeri gelmeden sevişmek de.
Tam zamanında öpmelisin mesela güzel gözlünü,
Tam zamanında söylemelisin sevdiğini
Gözlerinin içine baka baka.
Bisikletinin gidonunu
Tam zamanında çevirmelisin
Düşmemek için.
Tam zamanında frene basmalı,
Tam zamanında yola koyulmalısın.
Tam zamanında okşamalısın başını
O üzüm gözlü çocuğun
Hıçkırıklar tam dizilmişken boğazına,
Tam ağlamak üzereyken.
Tam zamanında koymalısın elini omzuna
En sevdiğin dostunun babası öldüğünde.
Tam zamanında tutmalısın düşerken
Üç yaşındaki sehpaya tutunan çocuk.
Tam zamanında acımalı yüreğin
Afyon'da Hasan Ağabey' in evi yıkılınca başına
Evsiz kalınca çoluk çocuk
Ki uzatasın elini bir parça.
Tam zamanında açmalısın kapını
Hayatına girmek isteyenlere.
Tam zamanında çıkarmalısın
Sevginden şımarmaya başlayanları.
Tam zamanında affetmelisin kardeşini
Biliyorsan yüreğinde kötülük olmadığını
Seni gecenin üçünde arayıp da
Kafasının iyi olduğunu söylediğinde.
Tam zamanında öğretmelisin oğluna
Gerekiyorsa yumruk atmayı
Tam burnunun üstüne
Tiksinmeden pisliğinden,
Yukarı mahallenin sümüklü bebesi
Misketlerini zorla almaya çalışırsa.
Tam zamanında bağırmalısın
Acıyınca bir yerin.
Tam zamanında gülmelisin
Kemal Sunal küfür edince filmin bir yerinde.
Tam zamanında yatmalısın
Yola çıkacaksan ertesi gün
Ve arabayı kullanan sensen
Sana emanetse çoluk çocuk
Ve kendin.
Tam zamanında bırakmalısın içmeyi
Son kadeh bozacaksa seni
Ve üzeceksen birilerini
Ertesi gün hatırlamayacaksan.
Tam zamanında ayrılmalısın misafirliklerden.
Tam zamanında konuşmalı
Tam zamanında şarkı söylemeli
Tam zamanında susmalısın.
Tam zamanında terk etmelisin gerekiyorsa
Annenin babanın evini,
Tam zamanında başka bir şehre gidip
Ayaklarının üzerinde durmaya çalışmalısın.
Tam zamanında dönmelisin memleketine.
Tam zamanında için titremeli,
Tam zamanında aşık olmalı
Deli gibi sevmelisin güzel gözlünü.
Tam zamanında toplamalısın oltanı
Belki de seni şampiyon yapacak
En büyük balığı kaçırmadan.
Tam zamanında yaşlandığını hissetmeli
Tam zamanında ölmelisin
Iskalamak istemiyorsan hayatı.
Haydi şimdi kalk bakalım
Silkin şöyle bir
At üzerinden hayatın yorgunluğunu,
Vakit zannettiğinden daha az
Haydi kalk bakalım,
Şimdi YAŞAMAK ZAMANI.....

18 Mart 2010 Perşembe

Ateş ve suyun hikayesi

Ateş bir gün suyu görmüş yüce dağların ardında
Sevdalanmiş onun deli dalgalarına.
Hırçın hırçın kayalara vuruşuna,
Yüreğindeki duruluğa...
Demiş ki suya:
Gel sevdalım ol,
Hayatıma anlam veren mucizem ol...

Su dayanamamiş ateşin gözlerindeki sıcaklığa
al demiş;
Yüreğim sana armağan...
Sarılmış ateşle su birbirlerine
sıkıca, kopmamacasına...

Zamanla su, buhar olmaya,
ateş, kül olmaya baslamış.
Ya kendisi yok olacakmış, ya aşkı...
Baştan alınlarına yazılmıs olan kaderi de
yüreğindeki kederi de
alıp gitmiş uzak diyarlara su...

Ateş kızmış, ateş yakmıs ormanları...
Aramiş suyu diyarlar boyu,
günler boyu, geceler boyu
Bir gün gelmiş, suya varmış yolu
Bakmış o duru gözlerine suyun,
biraz kırgın, biraz hırçın.
Ve o an anlamış;
Aşkın bazen gitmek olduğunu,
Ama gitmenin yitirmek olmadığını....

Ateş durmuş, susmuş, sönmüş aşkıyla.
İşte o zamandan beridir ki:
Ateş sudan, su ateşten kaçar olmuş...
Ateşin yüreğini sadece su,
Suyun yüreğini sadece ateş alır olmuş...

Can Yücel

16 Mart 2010 Salı

notlarım

Sabahın erken saatinde
hani çiğ düşer ortalığa
mis gibi toprak ve yeşil kokar
serin bir rüzgar eser
tatlı bir ürperti duyarsın
cigerlerine havayı çeker
gülümsersin yeni başlayan güne.
İşte öyle bir duyguydu yaşadığım,
ya da yaşadığımı sandığım.......

15 Mart 2010 Pazartesi

Deniz

söyle ey denizz !
sende hem iyilik ,hem kötülük mü var ?
sükünetinde güven mi var ?
dalgalarında ürkeklik mi?
yayılışın kolay ; çekilişin zor mu ?
alçalışın zillet,yükselişin övünç mü?
sessizliğinde hüzün,
coşkunda müjde mi var ?

Mihail Nuayme.....

9 Mart 2010 Salı

notlarım

kuşlara söyleyin
bu bahar duyamayacağım onları.
dostlarıma söyleyin
bu bahar göremeyeceğim onları
sarkıcılara söyleyin
bu bahar dinlemeyeceğim onları
çiceklerede söyleyin
bu bahar göremeyeceğim onları
tadilat nedeniyle kapalıyız

4 Mart 2010 Perşembe

park





Gidecek yeri olmayan bir adam
Aslanları görmeye parka gitti.
O bir insan,aslanlar taştan
nasıl anlaştılar
anlaştılar...............

delilere selam

Şen deliler, tınmaz deliler!
Size imrendiğim oluyor,
Olan biteni düşündükçe.

Öğrenmek, öğretmek isterdim,
Yağmur bakışlı insanlara,
Sırrını gülümsemenizin!

Ne güzel geçiyor gününüz,
Çektiklerimizden bihaber,
Hulyanız hakikatmiş gibi.

Madem ki öyle sanırsınız,
Doğrudur sen Acem şahısın,
Sen Cengiz Han, sen de Timurlenk.

Çok daha ferah olmalıdır,
Cinnet dedikleri o cennet,
Şu akıl zindanlarımızdan!

2 Mart 2010 Salı

Mevlana

A seher yeli, o zincir saçlara söyle:
Söyle fırsat bulursan gönlümün hallerini
Fakat gönül suyu ,gönül arar bir halde değilse
Sakın beni görmemiş ol,hiç tınma.

Geç geldin ,yanımdan da tez gittin,
Geç gelmek,tez gitmek gülün harcıdır..

Fihi Ma-fih